Fosfor insanın ve bütün hayvanların dokularında ‘kalsiyum
fosfat’ biçiminde, doğada ise fosfat mineralleri halinde oldukça yaygın olarak
bulunur. Doğada en çok bulunan şekli beyaz fosfor olup, 44 derecede erir,
karanlıkta ışır ama havayla temas edince tutuşur, beyaz dumanlar çıkararak
yanar, üstelik çok da zehirlidir.
Fosfor 1669 yılında H. Brand tarafından insan idrarının
ısıtılmasıyla hazırlanmış, ilk defa karanlıkta parlayan bir bileşik elde
edilmiştir. Bu ilgi çekici olay, bir süre sonra formülünü satın alan Krafft
tarafından dünyaya tanıtılmaya başlanmıştır.
Fosfor ışıma teriminin kaynağı karanlıkta ışıldayan beyaz
fosfordur.
Isı yaymaksızın ışık verme özelliği fosfordan başka maddelerde ve
bazı canlılarda da görülür ama bu maddelerin bilinen ilk örneği fosfor olduğu
için bileşiminde fosfor bulunmasa da karanlıkta ışıldayan bütün maddelere
fosforlu deme alışkanlığı yerleşmiştir.
Ateş böceklerinin ve bazı balıkların ışıması, gövdelerindeki
özel ışık organlarında bulunan moleküllerin kimyasal değişime uğramaları,
yakamoz denilen deniz suyunun parlaması da yine sudaki bazı enzimlerin kimyasal
tepkimeleri sonucunda oluşurlar. Bu ışıkların fosfor ışıma ile bir alakaları
yoktur. Bunlar biyolojik ışımalardır.
Normal olarak bir atomda elektronlar en düşük enerji seviyesinde
bulunurlar. Cisme kuvvetli bir ışık vurduğunda, elektronlar ışıktaki fotonları
emerek uyarılırlar ve enerjileri artarak daha dıştaki yörüngelere sıçrarlar.
Işığa karşı olan bu reaksiyon, cisimde anında aydınlanma veya ısınma şeklinde
görülür. Böylece elektronlar üzerlerindeki enerjiyi tekrar verip, başlangıçtaki
düşük enerji seviyeli konumlarına dönmeye çalışırlar.
Çok özel bir iki atom türünde, elektronların bu ilk konumlarına
dönme, dönerken de enerji verme ve ışık saçma olayı genel fizik kurallarına pek
de uymayan bir şekilde dakikalar, saatler hatta günler sonra olabilir. Fosforlu
diye nitelendirilen bu cisimler ışık veren kaynağın yok olmasından sonra da
elektronları geri dönüş yolculuklarına ve bu sürede üzerlerindeki enerjileri
ışık olarak vermeye devam ettikleri sürede parlamayı sürdürürler. Elektronların
orijinal konumlarına olan dönüş yolculukları tamamlanınca parlama da sona
erer.
Kalsiyum, baryum ve çinko sülfürler en iyi bilinen fosforlu
maddelerdir. Saatlerdeki rakamların, akrep ve yelkovanın, bazı oyuncakların
karanlıkta görünmelerini sağlayan fosforlu boyaların yapımlarında genellikle
çinko sülfür kullanılır. Çinko sülfür laboratuarda kolayca elde edilebilir.
Başka maddelerle karıştırılmadığı vakit fosforlu maddelerin ışığı uçuk mavi
renktedir. Değişik flüoresan boyalarla karıştırılarak, parlak yeşil ve kırmızı
renkler elde edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder