17 Mayıs 2018 Perşembe

YENİÇERİLERİN KILIÇLARININ ALTINDAN GEÇEN SULTAN

“Bu edepsizlik sizin aklınızın kusurudur”.

Fatih Sultan Mehmed ikinci defa tahta geçtikten sonra 1451’de Karaman seferine çıktı. Osmanlı ordusunu karşısında gören Karamanoğlu aman dileyince Fatih, Osmanlı topraklarına geri döndü.

Genç sultan Bursa’da iken yeniçeriler sefer bahşişi isteriz diye kazan kaldırdılar. Yolun iki tarafında silahlı saf tutan yeniçeriler, Fatih’e “Padişahımızın ilk seferidir, kullara ihsan gerek” dediler. Askerin bu davranışından oldukça rahatsız olup incinen Fatih, 10 kise akçeyi askere dağıtıp ortalığı sakinleştirdi.

Ardından Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan’ı falakaya yatırtıp, görevinden azletti. Yerine Mustafa Bey’i yeniçeri ağası yaptı. Yeniçeri subayları da Fatih’in öfkesinden nasiplerini aldı.

Yayabaşlarını çağırıp, “Bu edepsizlik sizin aklınızın kusurudur” diyerek onlara yüzer sopa vurdurdu ve görevlerinden azletti. Yeniçerileri kontrol altında tutmak için kendisine bağlı birkaç bin doğancı ve sekbanı aralarına kattı. Fatih’in askerin isyanına verdiği bu tepki ve yeni düzenlemeler yüzünden yeniçeriler onun saltanatı boyunca birçok zorlukla karşılaşmalarına rağmen bir daha seslerini çıkaramadılar.

Osmanlı'da İlk İsyan

“İstanbul’daki şehzâdenin yanına gideriz”.

II. Murad, 1444’de Varna Savaşı’nı kazandıktan sonra tahta tekrar çıkmayarak Manisa’ya çekilmişti. Ancak Veziriazam Çandarlı Halil Paşa, II. Mehmed’i destekleyen Şehabeddin, Saruca ve Zağanos paşalarla anlaşamıyordu ve II. Murad’ın tekrar tahta çıkmasını istiyordu.

II. Mehmed’in ilk hükümdarlığı sırasında, yeniçeriler Şehabeddin Paşa’nın vaktiyle Macaristan seferi sırasında tedbirsizliği yüzünden arkadaşlarını kırdırdığını bahane ederek ayaklandılar.

İsyanda paranın değerinin düşürülmesinin de etkisi vardı.

Yeniçeriler, Şehabeddin Paşa’yı öldürmek için evini bastılar, ancak paşayı ele geçiremediler. Paşanın evini yağmaladıktan sonra Edirne’nin doğusunda bir tepeye çekildiler. Yıldırım Bayezid’in oğlu olduğu iddia edilen ve İstanbul’da bulunan şehzadenin yanına gidecekleri tehdidini savurdular. İsyan, yeniçerilerin maaşlarına yarım (buçuk) akçe zam yapılarak yatıştırılabildi.

Ayaklanmanın asıl sebebi ise Çandarlı Halil Paşa’nın, II. Murad’ı tekrar tahta geçirmek istemesiydi. Nitekim isyan karşısında genç hükümdarın zor duruma düşmesi üzerine, II. Murad Manisa’dan Edirne’ye davet edildi ve gelişi genç padişaha bildirilmedi. II. Mehmed bir av partisine çıkarılarak oyalandı. II. Murad, Edirne’ye geldikten sonra yeniçerilerin onayını alıp, tahta çıktı. Oğlunu da Manisa’ya vali olarak gönderdi.

1446’daki Buçuktepe Vak’ası yeniçerilerin daha sonraki tarihlerde sıkça rol oynadıkları hükümdar değişiklikleri sebebiyle iktidara müdahale ile ortak olma sürecinin ilk adımıdır.

FATİH’İN ÖLÜMÜ VE YAĞMALANAN İSTANBUL

“Aç kurt koyuna nasıl koyulursa İstanbul’a öyle koyuldular”.

İstanbul’da ilk askerî isyan, bu şehrin fatihi II. Mehmed vefat ettiğinde yaşandı. İstanbul gibi stratejik bir şehri 1453’de fethederek Osmanlı ve dünya tarihinin gidişatını değiştiren Fatih Sultan Mehmed, nikris hastalığından muzdarip olduğu için son zamanlarında adım atmakta bile zorluk çekmekteydi. Hastalığına rağmen ordunun başında, büyük ihtimalle Mısır’a sefer düzenlemek üzere 27 Nisan 1481’de İstanbul’dan ayrıldı. Halka ve askere hâlâ güçlü bir hükümdar olduğunu göstermek için, dayanılmaz acılara katlanmak pahasına, şehirden at üstünde çıktı.

Sultan II. Mehmed, Üsküdar’a geçtiğinde hastalığı artık yerinden kalkmasına bile müsaade etmeyecek derecede arttı. Hekimler tüm imkânlarını kullanarak Fatih’i iyileştirmeye çalışırken, askerler de birkaç gün Üsküdar’da beklemek zorunda kaldılar. Hazırlanan ilaçlar padişahın ağrılarını biraz hafifletir hafifletmez askere tekrar hareket emri verildi. Ama Gebze yakınlarındaki Hünkâr Çayırı’na gelindiğinde Fatih bir kez daha komaya girdi ve tabiplerin gayretlerine rağmen kısa bir süre sonra, 3 Mayıs 1481’de, ikindi vakti vefat etti.

Fatih Sultan Mehmed’in öldüğü, hemen üst düzey yöneticiler tarafından öğrenildi. Artık bundan sonra yaşanacaklar devlet adamlarının idare yeteneğine bağlı olarak gelişecekti. Fatih’in hayatta iki oğlu vardı; 33 yaşındaki büyük oğlu Bayezid Amasya’da, 22 yaşındaki küçük oğlu Cem ise Konya’da vali idi. Veziriazam Karamanî Mehmed Paşa, derhal iki şehzâdeye de ulaklar göndererek babalarının vefat ettiğini ve acele İstanbul’a gelmeleri gerektiğini haber verdi.

İstanbul’a erken gelen şehzâde tahta çıkacaktı. İki şehzâdeden biri tahta geçene kadar ölüm hadisesi etraftakilerden, özellikle de askerlerden gizli tutulmalıydı. Sultanın hamama gitmesi gerektiği bahanesiyle Fatih’in naaşı vakit kaybettirilmeden İstanbul’a geçirildi ve Topkapı Sarayı’na konuldu. Askerlerin, padişahın ölüm haberini öğrenip, İstanbul’da bir anarşiye yol açmamaları gayesiyle de şehre girmeleri yasaklandı. Şehri korumak üzere bırakılan askerlerin bir kısmı ve acemioğlanları, Fil Çayırı Nehri Köprüsü’nün tamiri ve gerekli hendeklerin kazdırılması bahanesiyle buradan uzaklaştırıldı. Ayrıca şehrin kapıları kapatılırken, Üsküdar ile İstanbul arasındaki deniz ulaşım araçları da Eminönü tarafına getirtildi.

Askerler, birkaç gün sonra II. Mehmed’in öldüğünü her nasılsa öğrendiler ve ellerine geçirdikleri balıkçı tekneleriyle İstanbul’a akın ettiler. Özellikle kapıkulu askerleri İstanbul’da, devrin kaynaklarında “fetret günleri”, “yeniçeri başın keser” gibi sözlerle ifade edilen ve Tarihçi Neşrî’nin benzetmesiyle “aç kurt koyuna nasıl koyulursa İstanbul’a öyle koyularak” büyük bir yağma başlattılar. Şehzâde Bayezid taraftarları askerin isyanını destekliyorlardı. Şehzâde Bayezid’in tahta çıkmasında en büyük engel olan Cem Sultan taraftarı Veziriazam Karamanî Mehmed Paşa konağında saklanmak zorunda kaldı. Ancak fazla bir süre geçmemişti ki, sokaklarda “Bayezid çok yaşasın” diyerek dolaşan askerler, Mehmed Paşa’nın konağını bastılar, divânhanede saklanan paşayı bulup parçaladılar ve kesik başını bir mızrağın ucuna takarak şehrin sokaklarında dolaştırdılar; konağını da yağmalayarak tüm malına el koydular. Ardından da birçok zenginin evini yağmaladılar.

Fatih tarafından İstanbul muhafızı olarak bırakılmış eski veziriazamlardan İshak Paşa, askere kesenin ağzını açarak, kısa sürede duruma hâkim oldu. Şehzâde Bayezid taraftarı olan İshak Paşa, İstanbul’da bulunan 11 yaşındaki Şehzâde Korkud’u babası gelene kadar vekâleten tahta çıkardı. Böylece askerin isyanı biraz olsun yatıştırıldı.

26 Mayıs 1481’de dört bin kişilik maiyetiyle önce Üsküdar’a, buradan da İstanbul’a gelen Şehzâde Bayezid, asker ve halk tarafından coşkulu bir şekilde karşılandı. Yeni padişah daha karaya ayak basmamıştı ki, İshak Paşa’nın kendilerine, “Hamza Beyoğlu Mustafa Paşa, cebbar ve intikamcı bir heriftir. Vezaret makamına gelirse, benim marifetimle ziyade artan maaşlarınıza zam yapmaz. Şimdi bu durumun olmasını istemezseniz, onun İstanbul’a geçmesine rızanız olmasın” şeklinde haberler göndermesi üzerine askerler II. Bayezid’in kayığının etrafını sardı ve Mustafa Paşa’nın Üsküdar’a geri gönderilmesini sağladılar.

Mâtem elbiseleriyle karaya çıkan II. Bayezid, askerlere para dağıtarak İstanbul’a girdi. Esnaf ve şehrin ileri gelenleri yeni padişahın atının ayakları altına kıymetli halılar ve kumaşlar serdiler, tabak tabak altın ve gümüş döktüler.

Yeniçeriler, yeni padişahı sarayın giriş kapısı olan Bâb-ı Hümâyûn’un önünde bekliyordu. Askerler, II. Bayezid’den veziriazamı öldürdükleri ve şehirde yağma yaptıkları için af dilediler. Padişah da askerleri affetti. Böylece İstanbul, bundan sonra sıkça karşılaşacağı isyanlar serisinin ilkini yaşamıştı.

25 Mart 2018 Pazar

Bilgisayarınız yavaşladı mı, Şikayetiniz mi var.!

Yeni bir bilgisayar alındığında donanımsal problem olmadığı sürece şikayetler de oldukça azdır. Windows hızlı açılır, programlar anında ekrana gelir, işlemler süratlidir. Ancak aradan zaman geçtikçe sistemin yavaşladığını ve hatta bazen takıldığını fark ederiz.

Aslına bakarsanız bilgisayarın yavaşlamasına sebep olan durumlar saymakla bitmez. Herhangi bir donanımsal hata olmasa dahi zaman içerisinde çok fazla kullanımdan dolayı (yazma okuma işlemleri çok yapıldığından) bir yavaşlama görülebilir. Yani bilgisayarınızın yavaşlamasının temel sebebi onu çok fazla kullanmış olmanız bile olabilir.

Önemli olan şey ise doğru teşhisi koyabilmek ve yavaşlamaya sebep olabilecek konular hakkında fikir sahibi olmaktır. Biz de bu sorunlar yumağı arasından en çok karşılaşılan durumları toparlayıp bir araya getirdik ve daha fazla masraf yapmanızın önüne geçebilecek veya bir şekilde faydalanacağınızı umduğumuz bir liste oluşturduk.

Dikkat!
Hemen uyaralım, az sonra okuyacaklarınızın çoğu, orta ve ileri düzey kullanıcılara hitap ediyor. Eğer sisteminize hakim değilseniz, yanlışlıkla bozabileceğiniz ayarlarınızdan ötürü oluşacak sonuçlar için sorumluluğu da üzerinize alacağınızı unutmayın.

Casus yazılımlar ve virüsler

Her zaman için en önemli güvenlik sorunu olarak bu ikisi göze çarpar ve bu iki kafadar, aynı zamanda bilgisayarın performansını da önemli derecede azaltırlar.

Casus yazılımlarla baş etmenin ilk ve en önemli adımı bilgisayarınıza casus yazılım temizleyici bir program kurup tarama yapmanız ve programı sık sık güncellemenizdir. Aynı şey elbette virüs programları için de geçerli.

İnternette Ad-aware, Spybot, Site Advisor veya Active Virus Shield gibi ücretsiz ve işinizi rahatlıkla gören pek çok yazılım bulmanız mümkün. Ancak zaman zaman bu programlar da yetersiz kalabiliyor. Bu durumlarda yapabileceğiniz birkaç şey daha var.

Ctrl Alt Delete tuşlarına aynı anda bir kere basarak ulaşabileceğiniz Görev Yöneticisi penceresinde tanımadığınız, farklı isimde dosyalar olup olmadığını kontrol edin. 
Şüpheli gördüklerinizin işlemini sonlandırın.
Başlat menüsündeki Çalıştır komutuna msconfig yazarak ulaşacağınız konfigürasyon düzenleme penceresinde, bilgisayarın açılışında yer alan dosyalara göz atın. 
Gereksiz gördükleriniz veya şüphelendiklerinizin işaretini kaldırın.

Casus yazılım olduğuna emin olduğunuz isimleri Çalıştır üzerinden regedit diyerek ulaşabileceğiniz Kayıt Defteri‘nde aratıp bu isimle ilgili girişleri elle silin. (Aman dikkat, casus veya virüs olduğuna emin değilseniz Windows’un işleyişini etkileyen yerlere müdahale edip bozuyor da olabilirsiniz)

Bilgisayarınızda özellikle de Windows’un kurulu olduğu sürücünüzde yer alan şüpheli dosya veya klasörleri silin
Önlem amacıyla birden fazla casus yazılım önleyici kullanın. Bazen birinin bulamadığını bir diğeri bulabiliyor.
Tüm bu yukarıdaki maddelere rağmen başarısız olunduysa, aynı işlemleri Windows’u bu sefer Güvenli Kip‘te açarak tekrarlayın.

Virüs temizleme

Virüs temizleme teknikleri casus yazılımlardan biraz daha farklıdır. Her bir virüsün karakteristiği farklı olduğu için, eğer antivirüs programınız başarısız olduysa bilgisayarınıza bulaşan virüsün adını bulup internette temizleme yöntemini ufak bir aramayla kolayca bulabilirsiniz. Bulaşan virüsün ismini bilmiyorsanız, bilgisayarınıza gösterdiği etkileri yazıp arama yapabilirsiniz.

Bugüne kadar başa bela açan sayısız virüs var. 

Ancak son dönemlerde en sık karşılaşılan virüsler Sober.P, Cabir, Mugly, Atak, Maslan, Anzae / Inzae, Zafi, Netsky, Sober.I / Sober.J, Bogra, Bagle.AZ, Beagle.AR, Korgo.A, Bloodhound, Padobot, Lovegate, MyDoom, Bagle olarak özetlenebilir.

İşlemcinin çok ısınması

Son nesil işlemciler yüksek performans sundukları kadar işlem kapasiteleri nedeniyle de fazla ısınma yapabiliyorlar. Bu nedenle yanlarında mutlaka bir soğutucu sistemle birlikte anakarta takılmaları gerekiyor. Hatta oyun sistemleri gibi ileri düzey bilgisayarlarda suyla soğutma veya kasa üzerindeki ek donanımlar gibi pek çok alternatif yol da söz konusu.

İşlemcinin ısısı kendi makul ölçülerinin üzerine çıktığında sistemimiz yavaşlamaya veya düzensiz çalışmaya başlar. Daha da ötesi kilitlenmeler bile yaşanabilir. Yeni nesil anakartlar artık işlemcinin ısısını BIOS aracılığıyla izleyip raporlayabiliyor. Yardımcı programlar sayesinde de işlemci ısısını kontrol etmeniz artık çok daha kolay hale geldi.

Beni yıka!

Önceki yazımızla paralel olarak bu madde altında benzer önlemleri sıralayabiliriz. En büyük düşman toz, fanların dönesine engel olacağından ara ara temizlik yapmanızda fayda var.

Kasanız kapalıyken fanların tozlandığını, artan gürültüden veya kasaya dokunduğunuzda hissedeceğiniz titreşimden rahatlıkla fark edebilirsiniz. İlk zamanlar daha sessiz olan bilgisayarınız gün geçtikçe rahatsız edici boyutta bir ses çıkarıyorsa, bilin ki fanlarınız tozlanıyor. Böyle durumlarda hem işlemci, hem de güç ünitesinin fanlarını temizlemeyi ihmal etmeyin.

Yenisini mi almalı?

Elbette fabrika çıkışı sıfır bir fan çok daha sessiz olacaktır. Ancak tozları temizlerken kullanacağınız sprey, hava püskürtücü veya dikkatlice silmek şartıyla kullanacağınız bir bez bile sizi masraftan kurtaracaktır. Yine de fazla mal göz çıkarmaz. Yedek bir fanınızın bulunması her zaman için sizin yararınıza.

Isı kontrolünü sağlayan pek çok program mevcut, Google’da “cpu monitor software” diye arama yapıp ücretsiz onlarcasına ulaşabilirsiniz.

Hafıza (RAM) sorunları

Bozulmuş veya işe yaramayan hafıza modülleri elbette kullanılamaz hale geldiklerinde hızınızı yavaşlatırlar. Ancak burada dikkatinizi çekmek istediğimiz konu biraz daha farklı.

Üreticiler donanımları piyasaya sürdüklerinde, kullanım özelliklerinin içinde bazı teknik detaylara da yer verirler. Eğer aldığınız modüller birbirine veya anakarta doğrudan uyumlu değilse hız problemi yaşamanız da kaçınılmazdır. Aynı zamanda modüllerin fazla ısınması da yavaşlığa sebep olabilir.

Eskiden bir hafıza alırken anakartınızın modeline bakıp desteklediği hızlara ve kart üzerinde kaç tane boş yuvanız olduğuna göre seçim yapmak yeterliydi. Ancak günümüzde farklı hız ve tiplerde pek çok hafıza modülü var.

Anakartınıza göre hafıza

İyi anakartlar, bu modüllerin fabrika çıkışı belirtilen hız değerlerinden daha fazlasına da tolerans gösterebiliyorlar. Böyle durumlarda hafıza modüllerinizin değer aralığını ve şu anki çalışma değerinin maksimum değerin altında olup olmadığını kontrol ederek BIOS üzerinden ayar yapıp performansı değiştirebilirsiniz.

Ufak bir ihtimal de olsa, çok ucuza aldığınız hafıza modüllerinde bazı eksiklikler veya kusurlar bulunuyor olabilir. Standart bir çalışma için yeterli görünen bu modüller ilerleyen dönemde hızın düşmesine ve mavi ekranlarla karşılaşmanıza yol açabilirler.

Hafıza modülleri çok ısınıyor mu?

Eskiden modüllerin ısınması gibi bir problem söz konusu değildi. Ancak özellikle SDRAM’lerin çıkışından itibaren bu olay tamamen değişti. Eğer şüpheleniyorsanız, kontrol etmenin yolu kasanızın içini açıp hafızaya dokunarak elinizle sıcaklığına bakmaktır.

Bilgisayarı kapadıktan sonra hafızayı yuvasından çıkarıp çok fazla ısınıp ısınmadığını (elinizle dokunduğunuzda aşırı sıcaklık varsa) anlayabilirsiniz. Aşırı ısınmayı önlemenin yolu kasanızda iyi bir hava dolaşımı sağlamak ve hatta çok ısınma varsa ek bir fan almaktır. Isıyı yayan aaaalik soğutma sistemleri de bu iş için uygundur.

Sabit disk sorunları

Diskinizde meydana gelebilecek arızanın tipine göre (mekanik, elektronik veya mantıksal firmware) farklı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Düşük erişim süreleri, hatalı veya kullanılamayan hafıza alanları (bad sector), mavi ekranlar, arada sırada boot işlemi sırasında karşınıza çıkan hatalar gibi…

Bu sıraladıklarımızın çoğu da yardımcı programlar olmadan, fanın tozlanmasına nazaran anlaşılması çok daha güç sorunlardır. Ancak kolaylıkla farkedebileceğiniz şey hızın azalmasıdır. Diskiniz durumu kötüye doğru gidiyorsa sisteminiz de yerlerde sürünecektir. Yazma ve kopyalama işlemleri uzun zaman alacaktır.

Eğer NTFS dosya sistemi kullanıyorsanız, yazma işlemi sırasında uygun alanlar bulunana kadar siz kahvenizi içip tuvalete bile gidebilirsiniz. Geldiğinizde işlem yeni bitiyor olacak veya hata mesajıyla karşılaşacaksınız. FAT gibi diğer dosya sistemlerinde mavi ekranla karşılaşma şansınız bile yüksek.

Çözüm yolu nedir?

Sabit diskinizin gereğinden fazla yavaş çalıştığını düşünüyorsanız disk tarama ve kontrol işlemlerini (scandisk ve chkdsk) uygulayın. Buradan elde edebileceğiniz en büyük ipucu, daha önceden sağlam olan sektörlerin bozulmuş olduğunu (bad sector) görmenizdir. Anlayın ki diskiniz için durum kötüye gidiyor.

Verilerinizi derhal yedekleyin. Hatta yedekte ikinci bir sabit disk daha bulundurun ki çökme yaşadığınızda acil müdahale edilebilsin.

Benzer şekilde, eğer diskinizde artık daha önce duymadığınız kadar gürültülü bir çalışma gerçekleşiyorsa durum yine pek iç açıcı değil. Benzer işlemleri yine yapın. Daha fazla bilgi için sabit disk önlemleri yazımıza da bir göz atın.

BIOS ayarları

Pek çok kullanıcı bilgisayarı alıp kurduktan sonra BIOS ayarlarına hiç dokunmaz ve aldığı günkü şekliyle kullanır. Aslında çoğu zaman da burayı kurcalamaya gerek bile yoktur. Ancak nadir de olsa bazı durumlarda BIOS ayarlarınız sisteminizin en uygun konfigürasyonuna uymayan ayarlara sahip olabileceğini unutmayın.

Yavaşlama sebebi olarak göstermek abartı olsa da, performansı artırmak için BIOS ayarlarını üst seviyelere çekmek sizin elinizde diyebiliriz. Bunun için anakartınızın özelliklerini okumak ve sınırlarını belirlemek; ardından da BIOS üzerinden bu sınırlar çerçevesinde gerekli düzenlemelere gitmek gerekir.

Ne yazık ki BIOS ayarları için standart hale getirilmiş uygulama veya değişiklik tablosu gibi bir şey yok. Anakartınızın modeline göre değişiklik gösteren bu bilgileri, üreticisinin sayfasından edinebilirsiniz.

Windows hizmetleri

Standart bir kurulum sonrasında Windows’un sunduğu hizmetlerin pek çoğu varsayılan olarak çalışır veya kurulu halde gelir. Ne var ki, sistemin çalışması için kurulumları şart olmayan bu hizmetlerin büyük bir kısmını da çoğu zaman kullanmayız bile. Kullanmayacağımız bu hizmetler de boş yere hem yer kaplar hem de performansı azaltırlar.

Bu hizmetlerden hangilerinin çalıştığını görmenin bir yolu Yönetici Araçları‘na girmektir. Bilgisayarım‘a sağ tıklayıp Yönet dediğinizde açılacak ekranda hizmetin adı, durumu ve başlangıç tipi gibi bilgileri görmeniz mümkün. Burada hizmetlerin üzerine çift tıklayıp özelliklerini de görme şansınız var.

Üst kesimden durdurma simgesine basarak dilediğiniz hizmeti servis dışı bırakabilirsiniz. Ancak bunu yapmadan önce tıpkı daha önce bahsettiğimiz msconfig işleminde olduğu gibi burada da hizmetin işinize yaramadığına emin olun.

İndeksleme işlemi hızı düşürüyor

Hızı düşüren hizmetlerin en önemlisi de indekslemedir. Bu hizmetle Windows, bilgisayarınız üzerinde arama yaptığınızda daha kolay erişebilmeniz için arka planda diskinizi tarar. Bu da çalışmanızı yavaşlatan etkenlerden birisidir. Dilerseniz bu hizmeti devre dışı bırakabilirsiniz.

Kaçak işlemler

Bu işlemler, işlemcilerin devirlerini zorla ele geçirirler. Bu duruma yol açan olağan şüpheliler ise kötü yazılmış sürücüler veya yeni bir işletim sistemine kurulmuş eski programlardır. Görev Yöneticisi‘nde bunları görebilmeniz mümkündür.

İşlem süresinin neredeyse %100'ünü işgal eden herhangi bir işlemcik (process) kaçak işleme örnek verilebilir. Resimde göreceğiniz System Idle Process denilen işlem, bilgisayarın kullanılmadığı zamanlarda %98 seviyesindedir ve bu doğal bir veridir. Ancak bu değer çok düşmüşse veya bir başka işlem %98 seviyelerine çıkmışsa, bilin ki bu kaçak bir işlemdir.

Kaçak bir işlem yakaladıysanız onu üzerine sağ tıklayıp sonlandırabilirsiniz. Bazılarını durdurabilmek için aynı işlemi birkaç kez tekrarlamanız da gerekebilir. Eğer yine de sonlandırılmıyorsa bilgisayarı yeniden başlatmanız bir çözüm olacaktır.

Kaçak işlemler kilitlenme veya programın bozuk çalışması sonucu devreye girip işlemciyi de gereksiz yere yorarak performansınızı düşüren en büyük düşmanlardan biridir.

Disk birleştirme neden gerekli?

Bilgisayarınıza yeni dosyalar eklendikçe, silindikçe veya değiştirildikçe, bu dosyalara ait bilgiler de diskiniz üzerinde çeşitli yerlere yazılır veya silinir. Her dosya boyu aynı olmadığı için yeni ekleyeceğiniz bir dosya, önceden silinen eski bir dosyanın kapladığı alana sığmıyorsa, uygun bulunan ilk yeni alana yazılır.

Kaba ve temsili bir örnekle şu şekilde daha rahat açıklayalım. Diyelim ki 5KB’lik bir dosya sildiniz ve 10KB’lik yeni bir dosya kopyalaması yapacaksınız. Silinen dosya nedeniyle 5KB’lik bir alan boşa çıktı. Ancak yeni dosya (10KB) buraya sığmadığı için, bulunan ilk boş yere kopyalanacak. Es geçilen bu alan ise uzun süre buraya uygun şeyler bulunamadığı için boş kalabilir.

Bu yolla zaman içerisinde sabit diskiniz üzerinde pek çok boşluklar oluşabilecektir. Hatta programların belli kısımları bir yerde, diğer kısımları ise farklı bir yerde depolanıyor olabilir. Sisteminiz bu dosyaları çalıştırırken farklı yerlerden bulup getireceğinden ve bu da bir süre alacağından ötürü sizi yavaş çalışmaya doğru itecektir.

Disk bölünmesini engellemek

Bu durumun önüne geçmek için periyodik olarak disk birleştirme işlemi yapmanız size fayda sağlar. Diskinizin boyu büyüdükçe disk birleştirme işlemi de o derecede uzun bir süre alır. Ancak sabit diskinizi bir düzene soktuğu ise gerçektir.

Diskiniz çok dolu olduğunda gerçekleşen yavaşlamanın sebeplerinden birisi de bu bölünmelerdir. Dolayısıyla disk alanınızın %20 ila 25'i civarında bir boş alan bırakmanız her zaman için bu bölünmeyi minimun seviyeye indirir.

Disk birleştiricisine, birleştirme yapmayı istediğiniz sürücüye sağ tıklayıp (örneğin C) Özellikler‘den Araçlar‘a gelerek ulaşabilirsiniz.

Sizden habersiz çalışan uygulamalar

Sistem tablasında onlarca simgesi olan kullanıcılara rastlamışsınızdır. Sağ alt köşede sistem saat ve tarihinin yanındaki bu onlarca simge aslında bilgisayarın yavaş kullanıldığına işaret eder. Her bir simge, arka planda (veya ön planda) çalışan bir işlemi gösterir. Çoğu kullanıcı da bilgisayarda o anda belki de 20'den fazla programın aynı anda işlem yapmaya çalıştığından haberdar bile değildir.

Burada fazla simge birikmesinin en önemli sebeplerinden biri bu programların Windows başlar başlamaz otomatik olarak çalışmasıdır. Öncelikle Başlat menüsünden girerek Başlangıç seçeneği altında nelerin olduğuna bir göz atın. Burada kullanmadığınız programların kısayollarını görürseniz sağ tıklayıp doğrudan silebilirsiniz. Çünkü çalışan her bir program daha yavaş bir bilgisayar anlamına gelecektir. Hele ki bunlar gereksiz programlarsa, boşu boşuna yavaş bir sistem kullanıyor olabilirsiniz.

Kayıt Defteri üzerinde değişiklikler

Bütün programları bu menü altından göremeyebilirsiniz. Bir diğer göz atılması gereken yer Kayıt Defteri. Regedit ile deftere girdiğinizde HKEY_ LOCAL_MACHINE\Software\Microsoft\Windows\CurrentVe rsion\Run ve HKEY_LOCAL_MACHINE\Software\Microsoft\Windows\Curr entVersion\RunOnce başlıkları altında açılışta çalışan programların listesini görmeniz mümkün.

Programların kendi içinden ayarlama

Programların Windows açılır açılmaz çalışmasını engellemek için, her bir programın içinde Seçenekler veya Ayarlar gibi menüler altında “başlangıçta çalıştır” tarzındaki işaretleri kaldırmanız da yeterli olacaktır.

Dosya sistemlerinin performansa etkisi

Bazı dosya sistemleri diğerlerine oranla büyük alanlı disk bölümlerinde daha iyi çalışırlar. Makinenizin üzerinde NT, Windows 2000 veya XP kuruluysa NTFS dosya sistemine sahip olmak performans açısından daha mantıklıdır.

Dosya sistemi performansı, küme boylarıyla (cluster) yakından ilgilidir. Mesela NTFS dosya sisteminde 60GB’lık bir sabit diskiniz varsa küme boyu da muhtemelen 512 byte’tır. Bu da diskinizde devasa sayıda küme olduğu anlamına gelir.

Eğer diskinizde daha önce bahsi geçen bölünmeler fazla olduysa, dolayısıyla bu da problemlerin artacağına işarettir. Çünkü her bir küme üzerinde iz takibi ve arama işi (track and seek) gerçekleştirilir. Bu örnekteki gibi sayı çok fazlaysa, işlem de zaman alacaktır.

Küme boylarını değiştirmek

Bir çözüm büyük küme boyları kullanmaktır. Eğer küme boylarını 4K veya daha büyük değerlere ayarlarsanız dosya yükleme zamanlarında önemli süre kısalmaları olduğunu göreceksiniz. Ancak küme boyunu artırmanın da hantal boş alanlar ve bir miktar israf edilen disk alanı olarak size geri döneceğini de unutmayın.

Kayıt Defteri’nde ufak dokunuşlar

Bir diğer yol ise yine Kayıt Defteri üzerinde bazı ayarlarla oynayarak dosya sisteminin yoğunluğunu azaltmaktır. İlk bakmanız gereken yer defterde HKEY_LOCAL_MACHINE\SYSTEM\CurrentControlSet\Contro l\ üzerinden ulaşabileceğiniz NtfsDisable8dot3NameCreation bölümü.

Bu değeri 1 yaptığınızda geriye doğru uyumluluk için dosya isimlerinde kullanılan 8.3 (8 karakter dosya ismi, 3 karakter dosya uzantısı) sistemini durdurmuş olacaksınız. Eğer 8.3 tarzında dosya tipleri kullanmıyorsanız bu seçeneği kaldırmanız biraz performans artışı sağlayacaktır.

NTFS için bir diğer kullanışlı veri ise 

HKEY_LOCAL_MACHINE\SYSTEM\CurrentControlSet\Contro l\Filesystem üzerinden ulaşılabilen NtfsDisableLastAccess bölümü. Bu değeri 1 yaptığınızda dosyaya son erişilen zamanın bilgisi tutulmaktan vazgeçilecektir. Ama aklınızda bulunsun, dosya açıldığında veya değiştirildiğinde artık üzerindeki son değişikliğin tarihi tutulmayacağı için daha sonradan işinize yarayabilecek bu veriyi kapatmış olabilirsiniz.

FAT dosya sisteminde

Eğer NTFS dosya sistemi kullanmıyorsanız dosya veya klasörlerinizi kök klasörden (root) taşıyarak performansı artırabilirsiniz. Örneğin FAT sisteminde scandisk işlemi sonrasında .chk uzantılı pek çok dosya bu kök klasörün içine yerleşecektir.

Kişisel dosyalarınızı C’de tutmayın

Eğer Windows’u C sürücüsüne kurduysanız, performansı artırmak için kişisel dosya ve klasörlerinizi mümkün olduğu kadar (eğer varsa) D veya E gibi sabit diskinizin diğer sürücü bölümlerinde tutmakta fayda var.

Bu durum Windows’un rahat çalışmasına olanak sağlayacağı gibi, diskiniz bir nedenle çökerse de işinize yarayacaktır. Böylelikle ikinci bir sabit disk üzerinden bilgisayarı açıp, okuma yazma işleminin daha az olacağı (bozuk sektör riskinin azalacağı) diğer sürücülere yerleştirdiğiniz kişisel dosyalarınızı kurtarmak daha kolay hale gelir. 

10 Ocak 2018 Çarşamba

Bebek Badem Ezmecisi-1904

Haydarpaşa Lisesi’nde okumak için Mudanya’dan İstanbul’a gelen Sevim Hanım’ın babası Mehmet Halil Bey, o sırada Fener Lisesi’nde okuyan Anastasya Hanım’la tanışır ve ona aşık olur; ama aileler din farklılığından dolayı bu birlikteliğe karşı çıkar. Birbirlerinden vazgeçmeyeceklerini anlayınca bu duruma daha katı bakan Anastasya’nın üvey babası İstanbul’da kalmaları koşuluyla evlenmelerine izin verir. Bunun üzerine Sevim Hanım’ın dedesi beybabasına Bebek’te bir dükkan açar ve Mehmet Halil Bey de baba mesleğini Bebek’te devam ettirme kararı alır. İstanbul’da açılan dükkanın ticari sicil kaydı 1904’tür ama Mudanya’da başlayan bu mesleğin ne kadar geriye gittiği o zaman çıkan bir yangından dolayı bilinmemektedir. Ve karı koca birlikte, günümüzde bu kadar meşhur olacaklarını tahmin edemeyecekleri dükkanlarında; badem ezmesi, acı badem kurabiyesi, buzlama, akide şekeri yapıp satmaya başlar.

Arkas Holding-1902

1900’lü yıllar... Anadolu ekonomisinin belkemiği İzmir... Binlerce yıllık limanıyla, Osmanlı’nın Avrupa’ya açılan kapısı... Verimli topraklarında yetişen pamuğundan tütününe, üzümünden incirine her çeşit ürün sadece doğuya gitmekle kalmıyor, batı ülkelerine de İzmir’den gönderiliyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun bu gözde kentinde, Gabriel J. B. Arcas tarafından 1902 yılında ithalatçı olarak kurulan Arkas, 1944 yılında Lucien Gabriel Arcas’ın öncülüğüyle uluslararası taşımacılık alanında faaliyet göstermeye başlar.

Ülkenin her zamankinden daha fazla iş kollarına gereksinim duyduğu günlerde Arkas, üç tarafı denizlerle çevrili bu yarımadanın potansiyelini değerlendirmeye başlar. Arkas’ın, Türkiye’den yüklediği gemiler önce Mısır’a doğru yol alır. Kısa bir süre sonra da yedi denize açılır... Denizyolunun kullanımı ve buna paralel olarak ülke ekonomisinin hızlanan gelişiminde öncülük, ARKAS için artık ilk hedeftir...

At arabaları yerini motorlu taşıtlara, parke taşları asfalt zeminlere bırakırken, ARKAS’ın gelişimi de halen Arkas Yönetim Kurulu Başkanı olan Lucien Arkas’ın, 1964 yılında Lucien Arkas Vapur Acenteliği’ni kurması ile hız kazanır. Dünya taşımacılık sektöründe başarıları ve güvenilirliğiyle tanınan armatörlere acentelik hizmeti veren bu şirket, Türk Taşımacılık Sektörü’nü uluslararası pazarda başarıyla temsil eder. Arkas, 1978 yılında Türkiye’den Avrupa’ya ilk konteynır yüklemesini yaparak ülkemizde bu taşımacılık sisteminin yerleşmesine öncülük eder.

Alevli AŞ-1898

1820 Yılında günümüz şirket ortaklarının dedeleri kehribar ticareti ile uğraşan ve Osmanlı Sarayı ile iş yapan saygın bir tüccardı. Bu değerli taşın ticaretini yapmış olduğundan lakabı KEHRİBARCI oldu.

1870 ‘ li yıllarda Kehribarcıların üç kardeşi ile Yuda LEVI’ nin üç kardeşi ile birlikte Juda Levy Freres et Fils (Yuda Levi Kardeşleri ve Oğulları) adıyla bugünkü iş kolunda bir şirket kurarlar.

1898 Yılında bu şirketin ortaklarından Davit LEVI kuzeni ile birlikte Rıfat KEHRİBAR ve Davit LEVI Adi Ortaklık adı altında bir ortaklık kurarak aynı adreste aynı işe devam ederler.

1942 Yılında emekli olan Davit LEVI ‘nin yerine oğulları aynı adreste, Rıfat KEHRİBAR ve Şabat LEVI Kollektif Şirketi adı altında aynı iş kolunda devam ederler.

1957 Yılında Rıfat KEHRİBAR’ın ortaklıktan ayrılması ile aynı adreste aynı iş kolunda Alevli Zücaciye Şabat LEVI ve Hayim LEVI Kollektif Şirketi adı altında iki kardeş devam ederler.

1977 Yılında günün ihtiyaçları göz önünde bulundurularak mevcut kollektif şirket ALEVLİ Zücaciye TİC. A.Ş. olarak aynı ortaklar ve çocukları ile aynı adres ve aynı iş kolu üzerinde günümüze dek şirketin ticari faaliyetlerini devam ettirmişlerdir.

Günümüzde bu köklü firmada Şabat LEVİ ile birlikte ailenin beşinci kuşak temsilcileri ALEVLİ geleneğini sürdürmektedirler.

ALEVLİ’ nin çok eskilere dayanan geçmişinin en önemli özelliği yüz yılı aşkın bir süredir aynı adreste aynı iş kolunda çalışıyor olmasıdır. Ayrıca ALEVLİ yaptığı işte daima iddialı olmuş kendi sektörünün en üst sıralarındaki yerini korumuştur.

Bu kadar eski ve derindeki kökleri, ALEVLİ’ yi yeniliklere açık ve çağdaş olmaktan alıkoymamıştır. ALEVLİ dürüstlük, güvenilirlik, hizmette süreklilik ilkelerinde “Gelenekçi, Çağdaş” yapılanmaya özen göstermekteki “Yenilikçi” tavrını kesintisiz sürdüren örnek bir kuruluştur.

Konyalı Lokantası-1897

KONYA’nın Doğanbey ilçesinden 1895 yılında çıkan büyük dede Hacı Ahmet Doyuran 1897’de dört masa ve 16 sandalye ile Sirkeci’de ‘Konya Lezzet Lokantası’ adıyla mütevazı bir aşçı dükkanı açar. Bir süre sonra lokantayı damadı Mustafa Doğanbey ‘e devreder.

Lezzet ve temizliğin temsilcisi olarak kısa sürede tanınan lokanta, zaman içinde İstanbul mutfağı denince akla ilk gelen isimlerden birine dönüşecektir. Konyalı’nın şöhreti 1940’lardan sonra Nurettin Doğanbey’in çabalarıyla Türkiye’ye yayılır. Yerli yabancı devlet adamlarının, kral ve kraliçelerin, sanatçıların uğrak yeri olur.

Bugün, Doğanbey Ailesi’nin dördüncü kuşağından Mehmet Eren Doğanbey tarafından işletilen kuruluş, 1924 - 2006 yılları arasında ulu önder Atatürk’ten, İngiltere Kraliçesi Majeste Elizabeth II’ ye, Pakistan Başkanı Benazir Butto’dan Amerika eski başkanı Richard Nixon’a kadar dünyanın dört bir yanından gelen pek çok devlet büyüğünü, ünlü sanatçıları Kral ve Kraliçeleri ağırlama onuruna erişmiştir.

Tuzcuoğlu Nakliyat-1893

Tuzcuzade Ahmet Bey, Konya’da tuz ticareti ve nakliyesi işi yapmaktadır. Aile 1. Dünya Savaşı sonrası İzmir’e göç eder. İzmir’de daha sonradan şirketin simgesi olan at arabalarıyla nakliyat işine devam eder. İhraç mallarının depolardan limana nakliyat işini ve askeri nakliyat işini yürütürler.

1950’li yıllara gelindiğinde Türkiye’de Nato dolayısıyla kurulan üsler ve tesislerde görevli askeri ve sivil personele hizmet vermek amacıyla, ev eşyası taşımacılığına profesyonel olarak başlanır. Mehmet Ali Tuzcuoğlu başta olmak üzere aile bireylerinin çabaları neticesinde şirket, Türkiye’de ve dünyada hatırı sayılır bir yer edinir.

Teksima Tekstil-1893

Şirketin kurucusu H. Mehmet Emin Botsalı işe 1893’te iplik ticaretiyle başlar. Botsalı’nın 1938’de vefatı üzerine iki oğlu Hasan ve Hüseyin Botsalı yönetime geçer. 1950’de Hasan ve Hüseyin Botsalı’nın hac görevi sırasında vefat etmelerinden sonra yönetimi üçüncü kuşaktan M. İsmet Botsalı alır. İsmet Botsalı, iplik ticaretini daha da geliştirererk Avrupa’dan iplik büyük makineleri getirip bu alanda bir atölye açar. 1970-1976 yılları arasında Konya’da iplik imalatına yönelik bir tesisi çalıştıran İsmet Botsalı, 1980 yılından itibaren de Teksima adı altında tekstil makineleri imalatına başlar.

Hacı Şakir-1889

Hacı Şakir, Hacı Ali Bey’in oğludur. Hacı Ali bey, 19. yüzyılın ortalarında Kırım’da sabun ve mum üreten Kazan Tatarı bir müteşebbistir. Bu sabunun ilk üretimi, 1889’a kadar götürülür. Hacı Şakir daha sonra Sabuncuoğlu soyadını alır.

Karadeniz’in kuzeyinin Rus egemenliğine girmesiyle ve Volga nehrinden kaynaklanan doğal sebepler yüzünden Hacı Şakir ailesi ile birlikte 1915 yılında Türkiye’ye göç eder. Hacı Ali Bey göç ettikten sonra, Laleli Atpazarı’nda evinin altında sabun ve mum üretmeye devam eder. Hacı Ali Bey’den sonra oğlu ve torunları dört kuşak şirketi yönetirler. Daha sonra şirket 1987’de Maya Grubuna ve daha sonra Colgate’e satılmıştır.

Hacı Abdullah-1888

Hacı Abdullah Lokantası’nın asırlık tarihi “Ahilik Teşkilatı’nın” devamıdır. Köklü kuruluşların geçmişi, ya babadan oğula geçer, ya da para ile şirketler tarafından satın alınarak el değiştirir.

Hacı Abdullah’ta ise iki kural da geçerli değildir. Hacı Abdullah’ın 1888 yılında başlayan serüveni “Ustadan Çırağa” devralınarak gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde “Karaköy Rıhtımı’nda” “Abdullah Efendi” adıyla bir lokanta açılır.

Lokantanın işletme ruhsatı bizzat “Sultan II.Abdülhamit Han” tarafından verilir. Ülkeleri adına İstanbul’u ziyaret eden resmi ve özel heyetler, “Abdullah Efendi”de ağırlanır. 1915 yılında ise “Abdullah Efendi Lokantası”, “Karaköy Rıhtımı’ndan” “Beyoğlu’na” taşınır. “İstiklal Caddesi” üzerinde bulunan “Rumeli Han’ın” zemin katında hizmetine devam eder. “Abdullah Efendi” burada da “Usta’dan Çırağa” devredilmiştir.

1940 yılında ise “Abdullah Efendi”, “Rumeli Han’da” 25 yıl yerli yabancı çok sayıda ünlü misafirlerini ağırladıktan sonra yine “Usta Çırak” nöbet değişimiyle, eski adı “Bursa Sokak” ve “Ahududu Sokak”, yeni adıyla “Sadri Alışık” olan, Türk Sineması’nın kalbinin attığı sokağa taşınır ve “Hacı Salih” ismini alır.

“Abdullah Efendi” ve “Hacı Salih” adıyla kalitesinden hiç taviz vermeden Osmanlı-Türk Mutfağı’nın bütün özelliklerini taşıyan lokanta, 1958 yılında şimdiki bulunduğu yerine, “Ağa Camii” yanındaki “Sakızağacı Caddesi’ne” taşınır. Lokantaya adını veren “Hacı Salih”, ilerleyen yaşını gözönünde bulundurarak, O’da 1888′den buyana sürdürülen geleneğe uyar ve yetiştirdiği çıraklarına, yani hizmetin “emekçilerine”, “ustalarına” devreder.

Kalite ve hizmetin gurur veren onurunu, güzelliğini bugüne taşıyan “Hacı Salih” ismi, resmi prosedür gereği değişmek zorunda kalır. 1983 yılında bir tevafuk sonucu yine 1888′li yıllardaki ismine rücu eder ve “Hacı Abdullah” ismini alır.

Sultan II.Abdülhamit Han’ın resmi müsaadesi ile açılan lokantamızın o günden bu güne aynı “tadı” muhafaza ettiğini, 90 yıl önce yemek yiyen ve bugün de lokantamızı şereflendiren Osmanlı torunlarının, şeref defterimizdeki yazdıklarından öğrenmek mümkündür.

“Hacı Abdullah’taki” gelenek, günümüzde unutulmaya yüz tutan “Ahilik Teşkilatı’nın” bir vesikasıdır.

Cemilzade-1883

Cemilzade yalnızca aile üyelerinin bildiği ve 126 senedir korunan çok özel formül ile benzersiz lokumlarını üretmektedir.

Şekerci Udi Cemil Bey 1867’de Şehzade Camii başimamı Hasan Tahir Efendi ile Ayşe Sıddıka Hanım’ın ilk oğulları olarak İstanbul’da dünyaya gelmiştir.

On üç yaşında babasını kaybettikten sonra geçim kaygısına düşmüş, iki üç yıl çeşitli işlerde çalışmış, bu arada Bedesten’deki bir işyerine çırak olmuş, on altı yaşına geldiğinde de bu şekerci dükkanını açmıştır.

Cemil Bey, şekerciliği Çankırılı Hüseyin Ağa’dan öğrenmişti. Şehzadebaşı’ndaki dükkanının ünü her geçen gün İstanbul’a yayılıyor, uzak semtlerden şeker almak için buraya gelenler oluyordu.

Aynı zamanda Muzıka-i Hümayun’da görevli olan Udi Cemil Bey, şekerciliğin yanı sıra hayatı boyunca Türk Musikisine eşsiz eserler katmıştır.